Ileana Najarro tarafından kaleme alınan bir makale EdWeek.org sitesinde yayınlandı. Makalenin tercüme özetini paylaşıyoruz.
Pandeminin başlangıcındandan sonra bazı üniversiteler standart testlerin sonuçlarını başvurularda bildirmeyi isteğe bağlı hale getirdiler. Pandeminin başlamasından hemen sonra liseyi bitiren 2020 yılı lise mezunlarının 2.1 milyondan fazlası SAT alırken, 2021 mezunları arasındaki sınav alanların sayısı 1.5 milyon civarındaydı. Sınavı düzenleyen College Board'a göre, 2023 mezunlarının sınavı alan öğrenci sayısı 1.9 milyondan fazla oldu.
Ancak sınav alan öğrenci sayısı artarken, sınavın matematik ve okuma-yazma bölümlerindeki ortalama toplam puanlar 2017'den beri düşüyor. Yeni araştırma verileri, daha varlıklı ailelerden gelen öğrencilerin daha iyi olanaklarla sınava hazırlandıkları için SAT gibi standart üniversite kabul sınavlarında daha iyi puan almalarının olasılığının yüksek olduğunu gösteriyor.
Üniversite kabul uzmanları, “test isteğe bağlı” bir dünyada bile SAT gibi sınavların devam edeceğini söylüyor.
Covid-19 pandemisinin başlangıcında, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) gibi yüksek seçici kurumlar da dahil olmak üzere birçok kolej ve üniversite, pandemiden kaynaklanan aksaklıkların bir sonucu olarak SAT puanlarını başvurularda istemeyi bıraktı. College Board, 2020 yılının Mart, Mayıs ve Haziran aylarında SAT sınavlarını durdurdu ve 2020 yılının Ağustos ayında sınavlara geri dönüldüğünde birçok yerel sınav merkezi sağlık ve güvenlik endişeleri nedeniyle kapandı veya kapasitesini azalttı. Ancak şimdi, bazı kurumlar yeniden sınavı gerektirmeye başlıyor. MIT, 2022 yılının Mart ayında başvuranlar için SAT'yi yeniden uygulamaya koyma kararı aldı.
MIT Öğrenci Kabul İşleri Dekanı Stu Schmill "Yaptığımız araştırmalar, standart testlerin tüm başvuranların akademik hazırlığını daha iyi değerlendirmemize yardımcı olduğunu ve ileri düzeyde derslere (AP) veya diğer fırsatlara erişimi olmayan sosyo-ekonomik olarak dezavantajlı öğrencileri tanımamıza yardımcı olduğunu gösteriyor. Biz, bir gerekliliğin, test isteğe bağlı politikasından daha adil ve şeffaf olduğuna inanıyoruz."dedi. MIT'nin SAT'yi yeniden başvuru şartı yapmasının sebebi, özellikle STEM(bilim,teknoloji, mühendislik, matematik) odaklı bir okul için öğrencinin performansını ve hazır olduğunu gösteren bir kriter olması.
SAT puanları eğitime erişim hakkında ne gösteriyor?
Brown Üniversitesi'nde ekonomi profesörü olan John N. Friedman, Temmuz 2023’te yayınladığı ortak bir araştırmada, seçiciliği yüksek kurumlarda kabul kararlarına giren faktörler üzerine, MIT'nin SAT'ye geri dönmesinin aynı zamanda denklik için mantıklı olduğunu söylüyor.
Çalışmada, araştırmacılar SAT puanlarının öğrencilerin kaliteli eğitime erişimindeki uzun süreli farklılıkları yansıttığını buldular. Özellikle, daha zengin ailelerden gelen öğrencilerin sınavda daha iyi puan alma olasılığının daha yüksek olduğunu buldular. Aile geliri, ırk ve öğrencilerin yaşadığı yer gibi faktörler öğrencilerin genel eğitim fırsatlarını etkiliyor. "Test puanları bu demografik farklılıklarla ilişkilidir," dedi Friedman. "Ancak farklılığı yaratan test değil daha derin toplumsal faktörlerden kaynaklanan bir ayrım."
Friedman, SAT'ın önyargısız olmadığını söylüyor. Aslında, daha az avantajlı ailelerden gelen öğrencilerin test ücretleri veya test merkezine ulaşım sürecinin maliyeti nedeniyle her zaman sınava erişimi olmayabilir. Ancak College Board belirli koşullar altında ücret muafiyeti.
Öğrencilere neden hala SAT sınavını almaları öneriliyor.
ABD genelinde eğitimciler, pandemi sürecünde notlarda düşüşler yaşadılar. Bu nedenle SAT notlarında benzer durum olması doğal. Ayrıca, test notlarını paylaşan öğrencilerin olağanüstü derecede iyi olanlar olduğunu da unutmamak gerekir.
Ulusal Üniversite Kabul Danışmanlığı Derneği'nin Eğitim ve Politika Başkanı David Hawkins, öğrencilerin karar verirken düşünmeleri gereken daha geniş faydalar olduğunu söylüyor. Örneğin, bazı öğrenciler başvurmayı düşündükleri okullara tam karar verememiş olabilirler. Sınavdan alacakları notla okulun başvuru gerekliliklerini karşılayabilirler.
Uzmanlara göre burs kriterleri standart testler baz alınarak belirlenir. Hatta "test isteğe bağlı" olarak açıklayan eyaletlerde bile işlemler böyle yapılmaktadır. 2023 başında ABD Yüksek Mahkemesi pozitif ayrımcılık (başvuru sahibinin etnik aidiyet ve cinsel yönelimi dikkate alınarak değerlendirilmesi) yapılmamasına karar verdi. Bu durumda SAT'nin başvuru sürecindeki rolünün yakın gelecekte devam edeceği söyleniyor.
ACT de SAT de ABD üniversiteleri tarafından geniş kabul görüyor, bu da öğrencilerin şu soruyu sormasına neden oluyor: Hangi testi almam gerekiyor?
Bu sorunun cevabı, iki test arasındaki farkları anlamaktan geçiyor.
COVID-19 pandemisinin ardından birçok üniversite test isteğe bağlı veya test karşıtı hale gelmiş olsa da, her iki kolej kabul sınavı da popülerliğini sürdürüyor. 2022 verilerine göre en az bir kez SAT sınavına katılan 1,7 milyon, ACT sınavına katılan 1,35 milyon öğrenci lise öğrencisi bulunuyordu. Her iki sınavı da alan öğrenci sayısı net değil, ancak uzmanlara göre bu yaygın bir durum. Uzmanlara göre hiçbir kolej iki test arasında bir tercihe sahip değil. Okulların beklentisi alınan puanın iyi olması.
Her iki sınavın arkasındaki fikir benzer: üniversiteye hazır olduğunu göstermek. Ancak sınavlar yapı, süre, içerik ve puanlama açısından farklılık gösterir. Her iki test de öğrencinin eleştirel düşünme ve analitik becerilerini göstermeye hizmet eder. Bir okul “test isteğe bağlı” olarak başvuru alıyorsa, bildirdiğiniz test notunuzun okulunun “Kabul” verdiği öğrencilerin test puanı ortalamasının (%50 aralığında) üzerinde olduğundan emin olun. Bu başvurunuzu destekler.
SAT, kar amacı gütmeyen College Board tarafından sunulur. Aynı kurum AP (Advanced Placement) sınavlarını da sunar. ACT organizasyonu sadece kendi adını taşıyan sınavı sunar.
ACT veya SAT: Hangi Sınavı Almalı?
Her iki test de zorlu ve riskli. Birinin diğerinden kolay olduğunu söylemek doğru değil. SAT daha çok “yetenek testi” olarak değerlendirilirken, ACT daha çok “lise müfredatını anlama” konusunda öğrencileri test etme ile ilişkilendirilir. Bazı öğrenciler her iki testi alsa da, uzmanlar bunun gerekli olmadığını ve her iki teste de hazırlamanın farklılıkları nedeniyle bir zorluk oluşturduğunu söylüyor. Her biri farklı stratejiler gerektiren iki test arasında gidip gelmek yerine birinde iyice uzmanlaşmak daha iyidir.
Öğrencilerin karar vermelerine yardımcı olmak için, uzmanlar her iki sınav için de tam uzunlukta bir deneme sınavı yaparak başlamalarını önerirler. Uzmanlara göre, her iki sınav da farklı türde öğrencilere hitap edebilir. Bu sınavlardan herhangi birinde güçlü bir puan elde etmek için, çok çalışmak gerektiğini unutmamak gerekir.
ACT bilim bölümü içerdiği için, genellikle bilim ve matematikte başarılı olan öğrenciler bu sınavı tercih edebilir. Ancak uzmanlar, bilim bölümünün okuma anlama ve veri yorumlamasının bir kombinasyonu olduğunu ekler ve benzer soruların SAT'ın diğer bölümlerine yerleştirildiğini söyler. Ayrıca bilim bölümündeki soruları yapabilmek için öğrencinin okuduğunu anlama becerisinin yüksek olması gerekir.
College Board, 2021'in başlarında SAT isteğe bağlı yazma (essay) ve konu testlerini kaldırdı. ACT, sınavla birlikte gelen 40 dakikalık isteğe bağlı yazma testini (essay) sunmaya devam ediyor. Uzmanlar, bir öğrencinin isteğe bağlı yazma bölümünü alıp almaması konusunda farklı görüşlere sahip. Başvuru yapılan okulun tercihi yoksa ve öğrenci İngilizce notlarının yazma yeteneğini iyi yansıttığını hissediyorsa, test süresini 40 dakika kısaltarak yazma bölümünü almayabilir. Son veriler, ACT sınavının isteğe bağlı yazma bölümünü tamamlayan öğrenci sayısının azaldığını gösteriyor. 2020'de 680,000 öğrenci yazma testini tamamlarken bu sayı 2022’de 333,000'e düşmüş.
SAT ve ACT Puan Dönüşümü:
SAT PUAN ACT EŞDEĞER
1600-1570 36
1560-1530 35
1520-1490 34
1480-1450 33
1440-1420 32
1410-1390 31
1380-1360 30
1350-1330 29
1320-1300 28
1290-1260 27
1250-1230 26
1220-1200 25
1190-1160 24
1150-1130 23
1120-1100 22
1090-1060 21
1050-1030 20
1020-990 19
Her iki organizasyonun verilerine göre, 2022 lise mezunları için ortalama SAT sınav puanı 1050 idi, 2021 sınıfı için ortalama 1060'tı. 2022 sınıfı için ortalama ACT puanı ise 19.8 idi, 2021 sınıfı için 20.3 olmuştu. Pandemi döneminde çoğu okulun uzaktan eğitim yapması nedeniyle test puanlarının düştüğü görüşü hakimdir.
ACT ile SAT Arasındaki Farklar: SAT 3 saat sürerken ACT 2 saat 55 dakika sürer, ancak ACT'nin 40 dakikalık isteğe bağlı yazma testi bu süreyi üç buçuk saate uzatır. SAT'da 154 soru ACT'de ise 215 soru bulunur. SAT'ın 65 dakikalık bir okuma testi, 35 dakikalık bir yazma ve dil testi ve 80 dakikalık bir matematik bölümü vardır. ACT, 35 dakikalık bir okuma testi, 45 dakikalık bir İngilizce testi, 60 dakikalık bir matematik bölümü ve 35 dakikalık bir bilim testinden oluşur. Her iki test de benzer bir süre alır ancak soru sayılar farklı olduğu için, öğrencilerin testin temposunu bilmesi önemlidir. Genellikle SAT'ta bir soruya ortalama olarak bir dakikadan fazla, ACT'de ise bir dakikadan az harcamak gerekir. Bazı öğrenciler ACT'nin dört bölümü her zaman aynı sırada geldiği için ‘tahmin edilebilirliği’ tercih eder. SAT'ın bölümlerinin sırası değişebilir ve bölümler biraz daha kısadır. Bu bazı öğrencilerin dikkat sürelerine daha iyi uyabilir.
ACT veya SAT'ta Başarılı Olmanın Yolları: Öğrenciler hangi sınavı almaya karar verirlerse versinler hedef aynıdır; üniversiteye hazır olduğunu gösteren bir puan elde etmek. Uzmanlar, öğrencilere stratejik ‘sınav hazırlığı ipuçları’ verirler. Örneğin sınav günü yanında atıştırmalık getirmek ve aralarda verilen molalardan yararlanmak gibi. Diğer ipuçları ise öğrencinin zayıf noktalarını belirleme ve onlar üzerinde çalışma gibi zaman ve emek gerektiren şeylerdir. Uzmanlar tarafından önerilen en iyi uygulamalardan biri, öğrencilerin sınav tarihinden önce her iki haftada bir deneme sınavı tamamlamaları ve sonuçları analiz etmeleridir. Testi geçmenin bir bölümü içerik, bir bölümü de sınavdır. Zaman yönetimi pratiği yapmak da sınav için kritik bir öneme sahiptir.
Çalışın, deneme sınavı yapın, yanlışlarınızı analiz edin, sonra tekrar başa dönün. Hedefinize ulaşana kadar.
Kaynak: US News&World Report
Standart testlerle ilgili görüşler söz konusu olduğunda, ABD’de pek çok insan testlerin “biased” yani taraflı ve önyargılı olduğunu düşünüyor. Hatta eğitim emekçilerinin en büyük sendikası olan National Education Association (NEA) tarafından yayınlanan son bir makale "Standartlaştırılmış testlerin yanlış, taraflı ve öğrencilerin gerçekten ne bildiklerini ölçmede etkisiz olduklarını çoğumuz biliyoruz" ifadesiyle başlıyor. Ancak gerçekten standartlaştırılmış testlerin tüm bu olumsuz özelliklere sahip olduğunu biliyorlar mı? Somut analizler ne gösteriyor? Bizim görüşümüz, Standart Kabul Sınavları (SAT, ACT) taraflı değildir. Aslında diğer ölçümlerden daha adildir.
Ortaya atılan 1.Tez: Kabul sınavları tarihsel olarak dezavantajlı ırksal/etnik gruplara karşı önyargılıdır. Buna karşı ortaya konan yanıt: Kabul sınavlarında ırksal/etnik gruplar arasında ortalama puan farkları bulunsa da, bu farklar testlerin önyargılı olduğu anlamına gelmez. Kabul sınavlarının belirli gruplara karşı önyargılı olduğu iddiası, gruplar arasındaki ortalama test performansındaki farklar üzerine dayanan temelsiz bir çıkarım olarak değerlendiriliyor.
Esas sorun şu ki farkların temel nedeni tartışılmıyor. Beyaz Amerikalılar ile diğer ırk ve etnik kökenden olan Amerikalıların aldığı test sonuçları arasında on yıllardır fark var. Uzun zamandır kanun koyucular tarafından yapılan pozitif ayrımcılık temelli kanunlara rağmen bu fark devam etmekte. Bilişsel performansın hemen her ölçümünde ortalama grup farkları görülür - hatta anaokulundan önce yapılan testlerde bile. Irksal gruplar arasındaki standart kabul sınavı performansındaki farklar, lise başarı puanında (GPA) da benzer şekilde görülür.
Standart testlerde alınan başarı puanının ırklar arasında farklılık göstermesini testin taraflı/önyargılı olduğuna bağlamak, farkın nedenini görmezden gelmek demektir. Evrim biyolojisi alanında uzman Jerry Coyne ve Luana Maroja şöyle açıklama getiriyorlar: “Standart testlerde grup farklarının varlığı iyi bilinmektedir; ancak bu farkların nedenlerinin ne olduğu iyi anlaşılmamaktadır. Genetik farklar, yoksulluk gibi toplumsal sorunlar, geçmiş ve günümüz ırkçılığı, kültürel farklar, eğitimde fırsat eşitliğinin olamaması, genetik, sosyal çevreler arasındaki etkileşim veya bunların kombinasyonu."
2. Tez: Standartlaştırılmış testler akademik sonuçları tahmin etmez. Yanıt şöyle; Standartlaştırılmış testler, akademik performans ve mezun olma oranı gibi akademik sonuçları ve tüm ırksal/etnik gruplar için benzer doğrulukla tahmin eder.
Standart kabul sınavlarının amacı basittir. Başvuru sahiplerinin gelecekteki akademik performansını tahmin etmek. Doğru tahminde bulunmayan bir metrik, kabul kararları vermek için işe yaramaz hale gelir. Scholastic Assessment Test (SAT), üniversite not ortalamasını (GPA), öğrencinin ikinci yıla geri dönüp dönmediğini, başladığı yüksek öğrenimi tamamlaması gibi sonuçları tahmin ederse, doğru bir metrik demektir. Bireysel SAT/ACT puanları ile üniversite GPA arasındaki korelasyon yaklaşık 0.5 hesaplanmış. Bu orta derecede bir ilişki ifade eder. Korelasyon bir üniversiteye kabul edilen ve mezun olan bütün öğrenci grubu dikkate alınarak hesaplandığında oran 0,87-0,90 arasında çıkar. Bu sonuç standart sınavlarda alınan puanla öğrencinin akademik başarısı arasında yüksek bir ilişki olduğunu gösterir.
3. Tez: Standart testler sadece belirli ayrıcalıklara veya hazırlık kurslarına erişime sahip olunduğunu gösterir. Aslında standart testler, öğrencinin akademik potansiyelini tespit etmek için tasarlanmıştır. Test sonuçlarını, testi alan kişinin zengin ve ayrıcalıklı olmasına bağlamak yapılan ölçümü değersiz yapmaz. Standart testlere eleştirel yaklaşan bazı kişiler, testlerin ırkçı olduğunu iddia ederler. Bu argüman doğru değildir. SAT'ın çıkış amacı, üniversitelerdeki zengin bağışçıların torunlarına ayrılan kontenjanların sayısını sınırlamaktı. Amaç farklı sosyoekonomik profillerden öğrencilerin üniversitelere başvurmasını teşvik etmekti.
Daha yüksek sosyoekonomik statüye sahip öğrenciler genellikle SAT'ta daha yüksek puan alırlar ve üniversitede biraz daha iyi performans gösterirler. Ancak bu bağlantı, birçok insanın, özellikle standart testleri eleştirenlerin düşündüğü kadar güçlü değildir. ACT ve SAT'ın en iyi %10’luk diliminin içinde bulunan öğrencilerin %17’sinin gelir dağılımına bakıldığında ülkenin en fakir %25’lik bölümünü temsil eder.
Standart testlerin eleştirilmesinin bir başka nedeni de, yüksek sosyoekonomik seviyedeki öğrencilerin özel test hazırlık programlarına ve belirli koçluk hizmetlerine erişebilmesidir. Ancak sistemli araştırmalar ücretsiz hazırlanma materyallerinin kütüphanelerde ve çevrimiçi olarak bulunabildiğini gösterir. SAT ve ACT gibi testler için birçok lise genellikle eğitim yılı boyunca ücretsiz kurslar açar. Hatta bu kurslara katılımı zorunlu tutar.
4. Tez: Standart testler olmadan kabul kararları daha adil olur. Bu argümana şöyle cevap verilebilir; eğer standart testler dikkate alınmazsa, kabul süreci adaletsiz ve etkisiz olur. Standart testlerin kabul sürecine dahil edilmesi en güçlü öğrenci adaylarının seçilmesini sağlar. Böylece entellektüel seviyesi yüksek, farklı donanımlarla gelen öğrenciler okullarının başarısını arttırır.
Okul başvurusu yaparken, önceden okuduğunuz makale ve kitaplar size büyük fayda sağlar. Etkin okumak ile sosyal medyadaki metinleri veya gönderileri okumak arasında çok fark vardır. Bilgi verici makaleleri ve kitapları okumak, beyninizi uyarır ve bilişsel açıdan size katkı sağlar. Ne kadar erken başlarsanız, o kadar yararını görürsünüz.
Dikkatinizi vererek ilgi alanınızda kitaplar okumak, üniversite başvuru sürecinde entelektüel kapasitenizi kolayca ifade etmenizi sağlar. Sadece üniversiteye başvururken değil, ilerideki akademik hayatınız ve kariyerinizde de fark yaratır.
Okumak anlama becerinizi arttırır. Ve sorular üzerinde çalışmak için o kadar çok zamanınız olur ki standart test skorlarınız artar. Sadece İngilizce değil SAT matematik performansınız da artar.
Üniversiteler, okuma alışkanlığı olan öğrencileri daha olumlu değerlendirir. Başvuru formunda ya da görüşme sırasında, size hangi kitapları zevkle okuduğunuz, hangilerinden ilham aldığınız sorulabilir. Bu tür sorular, ilgi duyduğunuz konularda iyi olduğunuzu ve kendinizi daha da geliştirmeye hevesli olduğunuzu göstermenizde yarar. Eğer değerlerinizi şekillendiren ve sizi belirli bir konuda daha fazla okumaya teşvik eden bir kitaptan bahsedebilirseniz, bu başvuru sürecinde size avantaj sağlar.
Bilgi ve perspektif alanınızı çeşitlendirin. Okumak size dünyayı yeni bir şekilde anlama ve kendinizi başkalarının yerine koyabilme yeteneği kazandırır. Bir yazarın gözünden dünyayı görmeye ve kitaptaki karakterlerin hissettiği veya düşündüğü şeyi deneyimlemeye başlarsınız. Bu karakterler sizden çok farklı olabilir ve size yeni bir bakış açısı sunabilir. Farklı bir perspektiften bakmak, üniversitedeki makaleleri yazarken çok değerli olabilir.
Okurken bilgi alanınızı çeşitlendirirsiniz. Bu size akademik olarak birçok yönden yardımcı olur, örneğin akranlarınızla yapıcı tartışmalara katılmanıza ve daha bilinçli kararlar vermenize olanak tanır.
Dikkat, hafıza ve eleştirel düşünceyi güçlendirir. Yazılı kelime üzerinde uzun süre odaklanmak, zihinsel bir egzersizdir. Üniversitede yazılı malzemeye odaklanma ve konsantre olma yeteneğine sahip olmanız gerekecek ve düzenli olarak okuyarak bu kapasiteyi zaten kazanmış olursunuz.
Okumak aynı zamanda hafızada tutma becerilerinizi güçlendirir, ki bu da üniversite öğrencisi olarak kritik öneme sahiptir. Ayrıca okuduğunuz şeyleri düşünerek analiz etmeye yardımcı olur.
Yazma becerilerinizi geliştirir. Ne kadar çok okursanız, yazarken kendinizi o kadar iyi ifade etme olasılığınız artar. Okumak, kelime dağarcığınızı ve yazım becerilerinizi zamanla iyileştirir. Cümlelerin nasıl kurulduğunu gördükçe, dilbilgisi becerileriniz gelişir ve bu da yazma yeteneğinizi artırır. Fikirlerinizin birbirine bağlı bir şekilde akması ve sonuca doğru ilerlemesi için yazınızı nasıl yapılandıracağınızı bilirsiniz. Yazarken daha akıcı bir ifade için beyniniz, okuma ritmini taklit etmeye çalışacaktır.
Sonuç olarak, üniversite başvurunuzda iyi bir performans sergilemenize yardım etmek yanında, okumak size pek çok açıdan zenginlik katar. Kelime dağarcığınızı, anlama becerilerinizi, hafızanızı, eleştirel düşünme becerilerinizi geliştirir. Ve dünyayı daha geniş bir perspektiften anlamanızı sağlar.
ABD Üniversiteleri, programlarına kimleri kabul edeceklerine karar verirken, lise not ortalamaları, okul dışı etkinlikler, SAT/ACT puanları ve belli konularda yazılan kompozisyonlar (essay, personal statement) gibi birçok kriteri göz önünde bulundururlar. Ancak son yıllarda birçok üniversite test skorlarını dikkate almıyor. "Test-blind" kabul politikalarını tercih ediyorlar ve başvuru sürecinde diğer unsurlara daha fazla önem veriyorlar. Yapılan bu değişiklikle testlere erişimi olmayan veya test kaygısı yaşayan öğrencilere daha adil bir şans tanındığı düşünülüyor.
Peki, bu sizin için ne anlama geliyor?
Geleneksel olarak her üniversite başvurusunun bir gerekliliği olan bu kompozisyonlar, şimdi daha önemli hale geldi. Yazdığınız kompozisyonlar, her yıl binlerce başvuruyu inceleyen kabul komitelerine kendinizi tanıtmak için iyi bir fırsattır.
İyi yazılmış bir kompozisyon, kim olduğunuzu yansıtır ve başvurunuzu inceleyen komite üyelerinin gözünde kalabalıktan sıyrılmanızı sağlar.
Yazacağınız kompozisyonlar için gözönünde bulundurmanız gerekenler şöyle sıralanabilir:
Orijinal Olun. Gerçekten olduğunuzla uyumlu bir konu veya bakış açısı seçmelisiniz. İçten olmamak, konuşmalarda asla kullanılmayacak kadar süslü bir dil kullanmak, veya sizi gerçekten yansıtmayan bir konuyu sadece etkilemek için seçmek yanlış olur. Üstelik başvurunuzu okuyan kişi tarafından bu kesinlikle anlaşılır. Kendi sesinizi, mizah anlayışınızı ve doğal tarzınızı kullanın. Güçlü yönlerinizi gösteren belirli bir deneyim, hobi veya kişilik özelliği hakkında yazabilirsiniz. Zayıflıklarınız hakkında da özgürce yazabilirsiniz. Nasıl ifade ettiğiniz içeriğin kendisi kadar önemlidir.
Okuyuyanın Dikkatini Çekin. Bu konuda birçok başvuru sahibiyle yarışmanız gerekecek. İşte tam bu sebeple, hemen hayal gücünü yakalayan bir açılış cümlesi veya paragraf ile başlayın. Cesur bir başlangıç, doğal bir önsöz olarak işlev görebilir, okuyucuyu baştan çekerek yazının amacını sunabilir.
Derin Temalara Odaklanın. Bazı öğrenciler kompozisyonlarını gerçeklerle, rakamlarla ve yaptıkları etkinliklerin açıklamalarıyla dolu tutarak komiteleri etkileyeceklerini düşünürler, spordaki başarıları veya gönüllü çalışmalarını tanımlamaları gibi. Ancak bu doğru bir yöntem değildir. Üniversite kabul komitesi sizi bir birey olarak daha iyi tanımak ve sizi neyin motive ettiğini öğrenmek ister. Başarılarınızdan çok, zorluklarla nasıl başa çıktığınızı ve yaptıklarınızdan ne gibi bir deneyim/farkındalık kazandığınızı bilmek ister. Spor yapıyorsanız kaç tane kupa/madalya aldığınızı değil o sporun size kazandırdığı özellikleri (disiplin, sebat ve takım çalışması gibi) anlatın. Bir dernekte çalıştıysanız kaç kişiye ne tutarda yardım yaptığınızı değil size kattığı sorumluluk bilinci, empati yapma yeteneği, başkalarının hayatına dokunmanın size verdiği mutluluğu anlatın.
Anlatmanın Yanında Gösterin. Konunuzu anlatırken hayatınızdan somut örnekler verin. İlgi çekici yazılar, sadece başarılar ve etkinliklerin bir listesini sunmak yerine, sahneler ve anekdotlar sunarak "gösteren" yazılardır.
Okuyucuyu Düşünerek Yazın. Paragraflar arasında geçişler kullanın. Okuyucunun ihtiyaç duyabileceği herhangi bir bilgiyi düşünün. Temanızı açıklamaya yardımcı olmayan fikirler var mı? Şunları cevaplayabilecek durumda olduğunuzdan emin olun: Yazdıklarınız mantıklı mı? Deneme düzenli mi? Başlangıç okuyucuyu yakalıyor mu? Güçlü bir sonuç var mı? Yeterli arka plan bilgisi verdiniz mi? Anlatım uzun mu?
Birkaç Taslak Yazın. Denemenizi birkaç gün kenara koyun ve yazdıklarınızı unuttuktan sonra geri dönüp tekrar bakın. Çoğu zaman yeni bir perspektif keşfedersiniz. Çok sayıda taslak yazmak için son başvuru teslim tarihinden aylar öncesinde çalışmaya başlayın, kendinize yeterince zaman verin. Süre yazılarınızın kalitesini artıracak ve daha iyi revizyon yapmanıza olanak sağlayacaktır. Özellikle yaz aylarında başlamak ödevler ve okul dışı etkinlikler daha az zaman aldığı için verimli olacaktır.
Yüksek Sesle Okuyun. Yazınızı yüksek sesle okumak yeterince içten olmayan belki de gereksiz kelimeleri, uzun ifadeleri veya ortaya çıkarabilir. Eğer kendinizi tekrar ettiyseniz bunu fark edersiniz. Bir de en önemlisi sizden istenen cevapları yazınızda verip vermediğinizden emin olursunuz.
Başkalarından Yazdıklarınızı Okumasını İsteyin. Okumaları için farklı demografik grupları temsil eden kişilerden yardım isteyin. Öğretmeniniz, ebeveyniniz, kardeşiniz, gibi. Her okuyucudan kompozisyonunuzdan ne anladıklarını sorun ve ne söylediklerine dikkatlice kulak verin. Herhangi bir karışıklık ifade eden varsa, düzeltene kadar yazdıklarınızı revize edin.
Yazınızın Uzunluğuna Dikkat Edin. Üniversite başvurularında genellikle çok sıkı bir kelime sınırı olmasa da, birden çok üniversiteye başvurmak için kullanabileceğiniz Common App gibi platformlar, yazılarınızın 650 kelime civarında olmasını öneriyor. Eğer başvuru formunda kelime sayısı belirtilmişse, kesinlikle kurala uyun.
Etkileyici bir Bitiş Yapın. Yazınızı her şeyi bir araya getiren, etkileyici bir bölümle sonlandırın.
Mükemmel bir kompozisyon yazmak seçilmenizi ‘garanti’ etmese de sizinle benzer özelliklere ve not ortalamasına sahip bir başka adayla karşılaştırıldığınızda şansınızı kesinlikle arttırır. Yazın, okuyun, düzeltin, tekrar yazın. Bütün bunları yapmak için kendinize gereken zamanı verin.
Kaynak: 12 Strategies to Writing the Perfect College Essay by Pamela Reynolds
Harvard Division of Continuing Education
Copyright © 2023 Bridge4Future - All Rights Reserved.
Powered by GoDaddy
We use cookies to analyze website traffic and optimize your website experience. By accepting our use of cookies, your data will be aggregated with all other user data.